Topuk dikeni topuk kemiği üzerinde oluşan küçük boyutlu kemiksi çıkıntılardır. Bu yapılar çoğunlukla topuk kemiğini ayak parmaklarında bulunan kemiklere bağlayan plantar fasya adlı yapının iltihaplanması sonucu gelişir. Topuk kemiğinin alt kısmında, ayak tabanına yakın bir bölgede gelişen sert çıkıntılar röntgen incelemesinde diken benzeri bir görünüme neden olur. Topuk dikeni genellikle aşırı kullanım, yanlış ayakkabı seçimi, ayak yapısına ilişkin bozukluklar gibi farklı nedenlerden kaynaklanabilir. Genellikle ağrıya neden olur ve yürümeyi, ayakta durmayı ve günlük aktiviteleri yerine getirmeyi zorlaştırabilir. Özellikle sabah kalktıktan sonra atılan ilk adımlarda yoğun bir acı hissini beraberinde getirebilir. Genellikle plantar fasiit adlı durumla ilişkili olan topuk dikeninde ayak tabanındaki bağ dokusunun iltihaplanmış olması muhtemeldir ancak altta yatan farklı tıbbi durumlar da söz konusu olabileceğinden değerlendirme mutlaka tıbbi uzmanlar tarafından yapılmalıdır. Farklı tedavi seçenekleri ve yaşam kalitesini yükseltici önlemler yardımıyla hastalığın yönetimi mümkündür.
Topuk Dikeni Belirtileri Nedir?
Topuk dikeni bulunan bazı kişilerde herhangi bir semptom görülmeyebilir. Bu durum bir röntgen incelemesinde tesadüfi olarak tespit edilebilir. Öte yandan kemik çıkıntıları bir kas veya tendona sürtünüyor, diğer kemiklere ve dokulara baskı yapıyorsa zamanla bu dokuları parçalayarak, yırtılmalara, şişliklere neden olabilir. Bu durumda kişide rahatsız edici semptomlar ortaya çıkması muhtemeldir. Topuk dikeni belirtisi olarak ortaya çıkan bazı durumlar şu şekildedir:
Sabah uyandıktan sonra veya uzun süre oturduktan, yattıktan sonra ayağa kalkıldığında hissedilen yoğun topuk ağrısı
Topuğun alt ve arka kısımlarında kemiksi küçük çıkıntılar
Topuk bölgesinde iltihaplanmaya bağlı sıcaklık artışı ve kızarıklık
Yürüyüş ve egzersiz ile artan ağrılar
Topuk dikeninin sinirleri etkilediği durumlarda ayaklarda uyuşma ve karıncalanma
Topuk Dikeni Nasıl Geçer?
Topuk dikeni tedavisi kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bazı ciddi ve ilerlemiş olgularda cerrahi operasyonlara başvurmak gerekirken bazı durumlarda ise topuk dikeni evde tedavi yöntemleri arasında sayılabilecek basit yöntemlerle alınabilecek önlemler yeterli olabilir. Tedavi sürecinin en büyük kısmı, belirtileri hafifletmeye yönelik uygulamalardan oluşur. Kullanılan yöntemlerden bazıları şu şekildedir:
Uzun süre ayakta kalmaktan, ağır yük taşımaktan kaçınmak ve bir süre dinlenerek bağın iyileşmesini hızlandırmak
Ayağa özel ortopedik ayakkabılar, topuk dikeni terliği gibi ekipmanlar yardımıyla ayak tabanındaki baskıyı azaltmak
İltihaplanmanın ve ağrının hafifletilmesi için topuk bölgesine soğuk kompres veya buz kompresi yapmak
Özel germe ve güçlendirme egzersizleri içeren fiziksel terapi yöntemleri uygulayarak ayak bağlarının esnekliğini artırmak ve ağrıları hafifletmek
Antiinflamatuar ilaçlar yardımıyla ağrı ve iltihaplanmayı azaltmak
Şok dalgası tedavisi uygulamak
Gerekli durumlarda topuk dikeni ameliyatı olarak da adlandırılan cerrahi operasyonlara başvurmak
Topuk Dikeni Neden Olur?
Topuk dikeni oluşumunda etkili olan en önemli nedenler topuk kemikleri üzerine aşırı yük binmesidir. Bunun yanında hem topuklar üzerinde oluşan yükü artıran hem de topuk kemiğindeki deformasyonu tetikleyen bazı farklı nedenlerden de söz edilebilir. Topuk dikeni nedenleri arasında en önemlileri şu şekildedir:
Fazla kilo ve obezite, ayak üzerindeki baskıyı artırarak topuk dikenine yakalanma riskini yükseltebilir.
Yanlış ayakkabı seçimi, yüksek topuklu veya dümdüz tabanlı, ayağa yeterli destek sağlamayan ayakkabıların tercih edilmesi ayak tabanındaki baskıyı dengesizleştirebilir ve ayak yapısını bozabilir. Bu da doğrudan topuk dikeninin oluşumuna yol açabilir.
Ayak yapısına ilişkin düz tabanlık, ayak kemerinin yüksek olması ve benzeri durumlarda ayak tabanındaki baskıyı dengesizleştirerek topuk dikenine neden olabilir.
Aşırı egzersiz veya spora bağlı yüklenmeler, uzun süreli koşu, zıplama gibi aktiviteler ayak tabanındaki bağ dokusuna zarar vererek topuk dikeni oluşturabilir.
40 yaş ve üzerindeki bireylerde yaşlanma ile birlikte ayak yapısında ve bağ dokusunda meydana gelen değişiklikler topuk dikenine yol açabilir.
Uzun süre ayakta kalmayı veya yük taşıma gibi ayak tabanındaki baskıyı artıran durumlara maruz kalmayı gerektiren işlerde çalışanlar topuk dikenine yakalanma konusunda daha yüksek risk altındadır.
Topuk Dikeni Nasıl Olur?
Topuk dikeni genellikle ayak tabanında bulunan bağ dokusunun aşırı gerilmesi ve iltihaplanması sonucunda oluşur. Uzun süreler boyunca ayakta durmak, aşırı egzersiz yapmak, bağ dokusundaki bu gerilmenin en önemli sebepleri arasındadır. Gerilmenin sürekli olarak devam etmesi topuk kemiğinde küçük çıkıntıların oluşmasına neden olabilir. Bu çıkıntılar topuk dikeni olarak adlandırılır ve röntgen incelemesinde dikenli bir görünüme yol açar. Ayak tabanındaki yumuşak dokulara baskı yapması, bu dokularda hasara yol açması nedeniyle şiddetli ağrılara neden olabilir.
Topuk Dikeni Nasıl Kırılır?
Topuk dikeni kırmak, tıbbi açıdan doğru bir tabir değildir. Bir diğer deyişle topuk dikeni kırılarak değil, tedavi edilerek ortadan kaldırılabilir. Çoğu durumda tedavi yalnızca iyileşmeye yardımcı koruyucu önlemler ve ağrının yönetimini hedefleyen ilaç tedavilerinden oluşur. Ayak tabanındaki baskının azaltılmasını sağlayacak önlemlere ek olarak semptomatik tedaviler uygulandığında topuk dikeninde bir süre sonra iyileşme elde edilebilir. Ancak ağrının şiddetine ve yaşam kalitesindeki düşüşün düzeyine göre tedavi seçenekleri de değişebilir. Bazı şiddetli durumlarda topuk dikeninin cerrahi operasyonlar yardımıyla tedavi edilmesi gerekebilir.
Topuk Dikeni Ne İyi Gelir?
Topuk dikeni durumunda hastaların süreci daha rahat geçirmek adına yapabilecekleri bazı uygulamalar mevcuttur. Bu duruma en iyi gelen şey dinlenmedir. Ayakların dinlenmesi aşırı yüklenmenin önüne geçerek topuk dikeninin iyileşmesine yardımcı olabilir. Yürüme zamanlarında topuk dikeni ayakkabısı ve topuk dikeni terliği olarak adlandırılan, ayak tabanındaki baskıyı azaltmak için özel olarak tasarlanmış ortopedik ürünlerin kullanımı fayda sağlayacaktır. Ağrıların hafifletilmesi, şişliğin ve iltihaplanmanın azaltılması için topuk bölgesine aralıklarla buz kompresi uygulanabilir. Ayak bileğini ve topuk bölgesini esnetmeye yönelik egzersizler bağ dokusundaki gerilmeyi azaltarak iyileşme sürecine katkıda bulunabilir. Bazı durumlarda topuk dikeni bandı gibi özel ürünlerin kullanımı da kişiyi rahatlatabilir ancak bu tarz ürünler kullanmadan önce hekime danışmakta fayda vardır. Doktor tarafından reçetelendirilmiş olan antiinflamatuar ilaçlar varsa bunlar önerildiği şekilde kullanılarak süreç en iyi şekilde yönetilebilir.
Topuk Dikeni Nerede Olur?
Topuk dikeni oluşumunun tam olarak nerede başladığı da hastaların merak ettiği konulardan bir tanesidir. Topuk dikeni genellikle topuk kemiğinin alt kısmında ve ayak tabanına yakın bölgede oluşur. Bu çıkıntılar plantar fasya adı verilen bağ dokusunun iltihaplanmasından kaynaklıdır. Ayak tabanına baskı uygulandığında veya ayağa kalkıldığında bu çıkıntılar çevresindeki yumuşak dokularda ağrı ve acıya neden olabilir. Ağrılar bazı durumlarda topuğun arka kısmına da yayılabilir. Bu nedenle bazı hastalar topuk dikeninin ayağın arka kısmında oluştuğunu zannedebilir ancak çoğu topuk dikeninin kemiğin alt kısmında oluştuğu bilinmektedir.
Topuk Dikeni Nasıl Anlaşılır?
Topuk dikeni probleminden kaynaklı belirtilerle sağlık kuruluşlarına başvuran birçoğunun ortak şikayeti, sabahları yataktan kalktıklarında veya uzun süreli bir oturmadan sonra ayağa kalktıklarında ilk adımla birlikte gelen şiddetli ağrıdır. Bu ağrı bazı durumlarda ilk adım yerine uzun süre yürüdükten sonra hissedilebilir veya yoğun egzersizlerin ardından belirginleşebilir. Hastaların bir kısmı ise topuk bölgesinde çıkıntı hissedebilir, bölgede sıcaklık artışı veya kızarık görünüm olduğunu fark edebilir. Tüm bunlar topuk dikeni belirtileri arasındadır ve doktora başvurmayı gerektirir. Söz konusu şikayetlerle gelen hastalara sağlık kuruluşunda yapılacak ilk muayenenin ardından genellikle röntgen incelemesi yapılır. Röntgende topuk dikeni varsa net bir şekilde görülebilir ve böylece hastalığın teşhisi konulabilir.
Topuk Dikeni İçin Hangi Doktora Gidilir?
Topuk dikeni şüphesi olan veya yukarıdaki gibi belirtiler yaşayan kişiler sağlık kuruluşlarında ortopedi ve travmatoloji uzmanlık dallarına başvuru yapmalıdır. Bu birimlerde ortopedi uzmanı olarak görev yapan hekimler, ayak ve bilek problemleriyle ilgilenir ve topuk dikeninin tedavisi konusunda en doğru yönlendirmeleri yapabilir. Topuk dikeni veya farklı bir ortopedik hastalığın teşhisini koymaları halinde tedavi ve takip süreçleri de yine bu birimlerce yönetilebilir, gerekli durumlarda ise farklı tıbbi branşlara yönlendirme yapılabilir.
Topuk Dikeni Tedavisi
Topuk dikeninde tedavi kişiye göre ve hastalığın ilerlemişlik düzeyine göre farklılaşır ancak genel olarak tedavi süreci ağrının hafifletilmesi ve iyileşmenin hızlandırılmasına odaklanır. Tedavi seçenekleri arasında şunlar yer alır:
İlaç tedavileri: Şiddetli ağrıların yönetilmesi ve iltihaplanmanın azaltılması için ilaç tedavisinden yararlanılabilir.
Fizik tedavi: Ayak bileği ve topuk bölgesinde bulunan kasların güçlendirilmesi ve esnekliğinin artırılması adına belirli egzersizleri içeren fizik tedavi uygulamaları fayda sağlayabilir.
Ortopedik destekler: Ortopedik ayakkabılar, ayakkabı içi tabanlıklar ve terlikler topuk dikeninin yürüme sırasında daha da kötüleşmesini engelleyebilir ve ağrıların azaltılmasına yardımcı olabilir.
Şok dalgası tedavisi: Bazı durumlarda ağrının hafifletilmesi ve iltihabın giderilmesi için şok dalgaları yardımıyla tedavi gerçekleştirilebilir.
Cerrahi operasyon: Yukarıdaki konservatif yöntemlerden sonuç alınamadığı durumlarda, ağrıların çok şiddetli olması ve yaşam kalitesinde belirgin düşüşe neden olması halinde cerrahi müdahale gerekebilir. Bu durumda bir ameliyat yardımıyla topuk kemiğindeki çıkıntılar çıkarılır.
Topuk dikeninde hastanın sürece uyum sağlaması durumunda özellikle de erken dönemde tedaviye başlanmış ise başarı oranı yüksektir. İlerlemiş olgularda cerrahi tedavilere ihtiyaç duyulması muhtemeldir. Bu nedenle belirtiler hissedildiği anda doktora başvurmak önemlidir.